31 Mart 2011 Perşembe

Naziler Atlantis'in Peşinde II


"Toten kopf" yüzüğü

Weisthor, Himmler'e Almanlar'ın bilinmeyen kutsal yerlerini gösterir, bunları sembollerle açıklardı. Ona ayrıca kıdemli SS subayların ve evli üyelerinin taktıkları  gümüş "toten kopf" yüzüğünün yapım işi de verilmişti. Yüzüğün dış kısmında 4 adet özel anlamı olan Germen harfi, ortada ise bir kuru kafa vardı. Amaç SS'leri bir koruma ekibinden ziyade bir şövalye birliği yaratmaktı. Ancak bu planları gerçekleştirmek için bir kale gerekiyordu ki Willigut tarafından sağlanan bilgilerle Wewelburg Ortaçağ kalesi bulundu. Willigut'a göre bu kale doğaüstü ve uğurlu gücün sembolu üçgen şeklindeydi ve Almanya'nın kalbinde (Orta Almanya'da) Externsteine'ye çok yakın bir bölgedeydi. Himmler'in SS asaleti ile ilgili fantezilerinini kökleri Naziler'in "kan ve toprak" idealine dayanıyordu. Buna göre Almanlar ayak bastıkları toprağa tarih ve ırk yoluyla bağlıydılar.Yeni bir soylu Alman ırkı yaratmak için Himmler'in onlara bir de tarih yaratması gerekiyordu.

Wewelburg Kalesi


Himmler'in arkeolojiye müthiş bir ilgisi vardı. Genelde utangaç olmasına rağmen arkeolojik kazılar sırasında çekilmiş binlerce fotoğraf ve filmi bulunmaktadır. 1935 yılında bu takıntı Ahnenerbe'nin (geçmişe ait miras) yaratılmasıyla kendini gösterdi. Ahnenerbe dünya üzerindeki Alman arkeolojik seferlerine fon yaratılması için ek bir kaynaktı.

1934 yılında Gabriel Winkler Berlin'de Willigut'un asistanı olarak çalıştığı sıralarda, sıradışı bir kitap ile karşılaştı. 28 yaşındaki Otto Rahn tarafından yazılmış kitap, The Crusade Against The Grail (Kutsal Kase Seferi) adını taşıyordu. Oldukça kalın olan bu kitap, Ortaçağ'da eski Alman inanışlarına sahip Alman şövalyelerinden söz ediyordu. Bunlar aynı zamanda Güney Fransa'da, Pireneler'deki şatolarında bulunan kutsal kasenin de korucularıydı. Kitabı nedeniyle Rahn, Berlin'e çağrıldı ve grubun bir parçası oldu. Bu grubun içindeyken Rahn kutsal kase ile ilgili araştırmalarını sürdürdü. Ancak onu bulup Almanya'ya getirmek için yolculuğa çıkmadı. Bunula birlikte Rahn başka gezilere katıldı. En önemlilerinden biri Kuzey Kutbu'na yapılan yolculuktur. İzlanda ve Grönland'da Ariler'i bulmak için araştırmalar yaptılar ancak bir bulgu elde edemediler.

Himmler'e 1938 yılında Ernst Schafer adında bir gencin Tibet'e keşfe gideceğinin bilgisi geldiğinde, hemen genç adamla temasa geçildi. Himmler ona yardım etmek için İngiliz Dışişleri bakanıyla görüştü ve izin sağladı.

 Schafer Tibet'te




Savaşın sonunda Schafer Amerikalıların yürüttüğü sorgulamada, Himmler'in kendisinden Buzul Çağı'nın muhtemelen dağılmış Ari  kalıntılarını araştırmasını istediğini belittti. Ancak kendisi daha çok vahşi yaşamla ilgileniyordu, yanına Tibetlilerin ırksal özelliklerini araştırmak için antropolog Bruno Beger'i de almıştı. Bütün ekip SS üyelerinden oluşuyordu.

2 yorum:

  1. vay be bu almanlar harbiden çok enteresan bir ırkmış. eğerki önleri kesilmeseymiş kesin bunlar dünyayı falan ele geçirirlerdi bu hızla. yada ne biliyim ayrı bir insan klonu falan yaratırlardı:)

    ama en baştaki yüzüğü tanıdım ben. kızılmaskenin yüzüğü değilmi o? :P

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Alkım güne bu güzel yorumla başlamak büyük bir keyif oldu benim için teşekkür ederim.
    Evet Almanlar ve özellikle Hitler incelenesi insanlar. Yıllardır bu konu benim çok ilgimi çeker. Kütüphanemde Hitler'in Kavgam kitabını ve hayatı ile ilgili kitaplarımı görenler şaşırır ama benim için hala gizemli bir anti kahraman Hitler. Himmler, Göring ve diğer üst düzey Nazi subaylarının da Hitler'den geri kalır bir yanı yok ki burada Himmler kendini göstermekte.
    Sevgiler :)
    Not: Yüzük benzemiyor değil birbirlerinden esinlendiler desem aynı yıllarda yaratılmışlar buna bir yorum getiremedim :P

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails