21 Mayıs 2010 Cuma

Justinianus Dönemi

Justinianus
Theodora
Aya Sophia (Hagia Sophia)



491 yılında ölen Isaurialı imparator Zenon’un yerine ertesi gün Anastasius I. geçti ve Augusta Ariadne (Zenon’un karısı) bir ay dolmadan yeni imparator ile evlendi. Anastasius genel olarak dini kurallara katı bir şekilde bağlıydı ve ona ün kazandıran en önemli özelliği tutumlu olması ve bu şekilde imparatorluğun mali durumunu düzeltmesidir. Büyük miktarda tanıdığı vergi ayrıcalıkları, üç büyük savaşa rağmen yirmi yedi yıllık iktidarı sonunda hazinede 320.000 libre altın bırakması büyük bir başarı olarak adlandırılmaktadır[1]. 503 yılında Perslerle savaştı ve 506 yılında yedi yıllık bir barış anlaşması imzaladı. Vergi ve askeri alanda çok geniş çaplı reformlar gerçekleştirmiştir.

Fiilen Justinianus, amcası Justinus I (518-527) devrinde siyasete hakimdi. Amcası ölünce resmen taç giyerek tahtta geçti(527).


533 yılında komutanı Belisarius yaklaşık 18.000 kişilik bir ordu ile Afrika’ya çıktı. Belisarius Vandal kralı Gelimer’i yendi. Gelimer teslim olmak zorunda kaldı ve 534 yılında Belisarius eski Roma geleneklerine göre törenlerle Constantinopolis’e girdi. Yeni Roma ilk kez böyle bir törene tanık oluyordu. Bu zaferin arkasından yaklaşık 548 yılına kadar süren Berberi kabileleri ile küçük çarpışmalar yapıldı. 535 yılında bu defa Belisarius Ostrogotlara karşı bir sefere çıktı. Bir kısım kuvvet Dalmaçya’ya girereken Belisarius Sicilya’yı işgal ederek, İtalya’ya girdi. Büyük bir direniş ile karşılaştı ancak sonra Ravenna’yı işgal edip, Got kralı Vitiges’i esir düşürdü (540). Kısa sürede Ostrogotlar Totila’nın emri altında karşı koymaya başladılar. Belisarius pek çok yenilgiye uğradı. Ancak Narses uzun bir mücadeleden sonra Gotların direnişini kırdı. Artık İtalya Bizans hakimiyetinde idi(555). Bu büyük fetihleri İspanya’nın bir kısmını işgal ve İspanya’daki Vizigotlar ile savaş izledi. Uzun yıllardan sonra eski İmparatorluk toprakları geri alınmış ve Akdeniz yeniden bir iç deniz haline gelmişti.


Fakat bu başarının sevinci uzun sürmedi, batıdaki savaşlar Tuna sınırını ve İran tarafını açıkta bırakmıştı. Anastasius I zamanında Martyropolis (Silvan), Theodosiopolis (Erzurum), Amida (Diyarbakır), ve Nisibis (Nusaybin) geçici olarak İranlılara geçmişti. Justinianus 532 yılında İran kralı Hosrav I ile ebedi bir barış anlaşması yapmıştı. Batıda rahat savaşmak için İran’a haraç vermeye de razı olmuştu. Ancak Hosrav 540 yılında bunu bozarak Suriye’ye girdi, Antiokheia’yı tahrip ederek Akdeniz’e kadar ulaştı. Kuzeyde ise İranlılar Armenia bölgesini tahrip ederek Lazika (Rize bölgesi yaklaşık) bölgesini ele geçirdiler. Justinianus haracı yükselterek beş yıllık bir barış anlaşması yaptı. Sadece İranlıları Lazika bölgesinden çıkması konusunda Justinianus’un lehine bir sonucu oldu bu anlaşmanın. Bizans batıyı önemserken önasya geri plana düşüyordu.


Balkanlar tarafı ise daha vahim idi. Germenlerin göçü tam sona ermişti ki yeni kavimlerin göçü görüldü. Slavlar Balkan bölgesine girmeye başlamışlardı. Justinianus Balkanlarda mükemmel bir müstahkem mevkiiler zinciri geliştirmişti ancak askerlerin Afrika ve İtalya’da olması nedeniyle bu müstahkem yerler bir işe yaramıyordu. Slavlar, Adriatik denizi, Korinthos körfezi ve Ege denizi kıyılarına kadar tüm Balkanlara yayıldılar. Bunun yanında bir iç huzursuzluk ortaya çıktı. Otokratatik merkezi iktidar ile halkın siyasi organizasyonları arasında şiddetli bir mücadele koptu ve 532 yılının ocak ayında Nika ayaklanması başladı. Justinianus, Justinus I devrinde, Anastasius I’in himaye ettiği yeşillere karşı, kendi kilise ve devlet siyasetini destekleten maviler partisini desteklemeye başlamıştı. Ancak imparator sonra, partilerin etkisinden kurtulmaya çalıştı ve devlet makamlarını da partilere karşı sert davranmaya sevk etti. Bunun sonucunda her iki parti İmparatora düşman oldular ve iki parti iktidara karşı birleşti. Hipodromda “Yaşasın fakirleri koruyan maviler ve yeşiller!” sesleri yükselmeye başladı, Anastasius’un yeğenlerinden biri İmparator ilan edildi. Justinianus yenilgiyi kabul edip tam kaçmaya hazırlanırken İmparatoriçe Theodora soğukkanlılıkla onu durdurdu ve Belisarius ile Narses ayaklanmayı bastırarak tahtını kurtardı. Belisarius hipodromda asilleri kılıçtan geçirdi. Binlerce kişinin hayatına mal olan katliam isyanın sonucu oldu. Nika ayaklanması esnasında yanan Ayasofia’nın yeniden yapımına başlandı.Bu kilise, Megale Ekklesia adıyla bilinen 1. Ayasofia, Constantinus ya da Constans tarafından, ahşap çatılı olarak yaptırılmış, 360 yılında tanrıya adanan yapı, 404’deki bir yangında kül olmuştur, ikinci yapı ise 415 yılında tanrıya adanmıştır.


İsyan görünürde bir rahatlama getirmiş ise de, Justinianus’un fetihler ve başladığı inşaat faaliyetleri halka ağır yükler getirdi. Bu arada doğu ticaretinde, İran savaşları yüzünden aksaklıklar çıkması nedeniyle, Justinianus Çin ile bağlantıyı, sapa bir yoldan Kırım tarafındaki üsleri Khersones, Bosphoros ve Lazika üzerinden sağlamaya çalıştı. Bu sırada casuslar, ipek böceğini keşfedip, gizlice Bizans’ getirmeleri büyük bir şans oldu. Önce Constantinopolis, Antiokheia, Tyros (Sur), sonraları Yunanistan’da gelişen ipekböcekçiliği devletin büyük bir gelir kaynağı haline geldi.


Justinianus döneminin en büyük eseri Roma hukukunu kodeks haline getirmiş olmasıdır. Tribonianus tarafından tamamlanan kodeks, önce Codex Theodosianus ve Diokletianus zamanından toplana bazı özel toplamalardan, Codex Gregorianus ve Codex Hermogenianus’dan faydalanılarak, Hadrianus döneminden itibaren geçerli olan tüm Costitutio’ları bir araya topladı. Bu koleksiyon ilk olarak 529 yılında Codex Iustinianus adıyla yayınlandı. Beş yıl sonra gelişmiş yeni bir yayını yapıldı. Bu yeni kodeks klasik Roma hukukçularının, imparatorluk kanunları yanında, geçerli olan hukukun ikinci grubunu da teşkil eden bir koleksiyondur.


Roma imparatorluk kavramının yeniden canlanmasının yanında Justinianus için aynı zamanda Hıristiyan inancın zaferi de kutsal bir görevdi. Theodosius I den beri hiçbir imparator paganizmi ortadan kaldırmak için onun kadar çalışmamıştı. Çok fazla putperest olmamasına karşı, Justininus ellerinden öğreti hakkını alarak, Neoplatonizm’in yuvası olan Atina akademisini 529 yılında kapattı. Buradaki bilginler İran’a giderek, Grek kültürünü doğuya taşıdılar.
Justinianus inançlı bir Hıristiyan olarak kalmayıp kilise toplantılarını yönetmiş, teolojik makaleler ve ilahiler yazmıştır.
[1] Procopius, HA 19.7: ἰσχυρίζοντο γὰρ οἱ τοῖς θησαυροῖς τε καὶ ταμείοις καὶ ἄλλοις ἅπασι τοῖς βασιλικοῖς χρήμασιν ἐφεστῶτες, Ἀναστάσιον μὲν Ῥωμαίων ἔτη πλέον ἢ ἑπτὰ καὶ εἴκοσιν ἄρξαντα διακόσια καὶ τρισχίλια χρυσοῦ κεντηνάρια ἐν δημοσίῳ ἀπολιπεῖν.

1 yorum:

  1. Kodeks Justinianus, Manici'leri (Hristiyanlıktan ayrılma bir mezhep) en büyük işkenceye layık ilan etmiştir. Yakılarak ölüme mahkum etmiştir. Roma'da Hristiyanlık 380'de devlet dini olunca, muhalefetteyken 'Bizi kovuşturmaya ne hakkınız var; biz de en az Roma'daki öteki dinler ölçüsünde özgür olmak istiyoruz' diyen hristiyanlar, Roma'nın yönetimini ellerine geçirince, ülkede hristiyanlık dışında hiç bir dinin yaşamasına katlanamadılar. Kendilerinin dışındaki tüm dinleri eskiden kendilerinin uğradığı baskılardan çok daha ağır baskılara uğrattılar. 392 de İstanbul Fermanıyla imparatorlukta hristiyanlık dışındaki tüm dinler yasaklandı. Bçylece hristiyanlar, muhalefette iken savunusunu yaptıkları 'çok hukukçuluğu' devleti ele geçirdikten sonra terk edip 'bir devlette tek din' ilkesini yasalaştırdılar ve 'tek hukuklu' bir düzen kurdular. 407'de Parthenon, Erekhteion ve Hephaisteion gibi eski yunan dininin tapınakları, Platon akademisi ve Atina Okullarını kapattılar. Bu açılardan bakıldığında Hristiyan Roma yönetimi bilim, özgürlük, hukuk ve din düşmanı BAĞNAZ bir yönetimdir.

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails